Belki otel odalarının soğuk gelmesindendir, bilmem. Ama kendimi bildim bileli yazlıklar bana her zaman daha sıcak daha güzel daha anlamlı gelmektedir. Belki de yazlığın da aslında bana ait olmasından. Neticede ev kavramı her daim önemlidir. Gerçi annem nefret ederdi, yazlıklardan. Hem başkasının evinin olması hem de yazlıkta temizlikten yemeğe her şeyin anneme kalmasından.
Küçükken, pek de küçükken bizim yazlığımız yoktu, daha sonrasında oldu da açıkçası pek bir şey anlamadık. O zamanlar babamın o zamanki can dostlarının ya da aile eşrafının yazlıklarına misafirliğe giderdik bir kaç günlüğüne. Sonrasında da hep oteller, pansiyonlar. Babam pek de öyle elalemin evinde kalmayı sevmezdi. Zaten babam oldum olası tek bir yerde tatil yapmayı da sevmedi o ayrı. Genelde kendisi tatile çıkınca, arabayı bizi, mangalı, çadırı ve dahasını atar, Akdeniz'den başlar Ege'den çıkardı. Bunu da çok severdim, neticede her şehri, her köyü gezmişliğim vardır amma yazlık deyince pek de şen olurdum. Belki de insan işte, olmayanı ister ya, ondan.
Dayımın yazlığı vardı mesela, pek de kalmasak da, severdim. İçin için de kuzenime kıl olurdum, yazlık arkadaşlıklarını kıskanırdım belki de. Bir defasında dayım beni ve kuzenimi yazlığa bırakıp işleri için memlekete dönmüştü de kendimden geçmiştim. Hatta o yaz, Ahmet adında, sarışın az uzun saçlı renkli gözlü bir çocuğa aşık olmuştum, sanırım babası sitenin güvenlik görevlisiydi ve bunlar ailecek orada yaşıyordu. O yaz platonik olarak epey kendi içimde birşeyler yaşamıştım ki sonrasında Ahmet çıkma teklif edince çocuktan soğumuştum, kız milleti işte. Gerçi o zaman aşık olmak nedir pek de bilmiyordum, neticesinde henüz lise 1'e yeni geçtiğim seneydi. Cep telefonum bile yoktu ki kuzenimin pek de havalı 3310'u vardı.
Kuzenim de rastlantı işte, yazlıklarından yazlık kiralayan benim çocukluk arkadaşıma aşık olmuştu. Gerçi arkadaşım Kaan'ın ona yüz verme olasılığı buzda yürümek kadar zordu. Neyse, zaten çocukluk işte, herkes ulaşılmazdı bir bakıma.
O yaz eğlenmiştim, yazlıktaydık, bir başımıza. 2 genç kız. Yüzüyorduk, voleybol oynuyorduk.
O yazdan bana kalan, sayısız arkadaş, kırık 2 parmak, voleybol sağolsun ve bronz bir ten olmuştu.
Fena mutluydum.
Derken, babam yazlık aldığını ilan etti. Şimdi keşke satmasaydı o yazlığı dediğim bir yerde. Alanya'da. Ama o dönem o yazlıktan da babamdan da nefret ettim. Çünkü babam bizi bırakıp gittiğinde kendine bir düzen kurmuştu, biz yokmuşcasına. Ve kendisine orayı mesken tutmuştu. Ev çok güzeldi, hep böyle hayallerimdeki yazlık ama cansızdı. Soğuktu. Annem yoktu, arkadaşlarım yoktu.
Sevemedim. Uzun sürede nefret ettim yazlık fikrinden zati.
Ta ki şu an ailemin yaşadığı ile taşınana dek. Oturmuş olduğumuz, yaşadığımız ev, hem yazlık hem kışlık şeklinde tercih edilen bir site. Mis gibi kumsalı. Çok güzel bir denizi ve tertemiz bahçesi var. Çok da büyük, kalabalık değil ama sakin de sayılmaz. İdeal. Ama yine de birşeyler işte.
Kopuk, eskimiş.
Geçen gün denizdeyken, 3 yan siteye doğru baktım. Orası halamın yazlığıydı, çocukluğum orada geçti neredeyse. Sahilde bulunan tahta diskoteği hatırladım bir an. Bizim de bir diskotek kültürümüz var, yani.
En son geldiğimde, Cartel gündemdeydi. O daracık her yanı açık duvarsız diskotekte Carteeeel biiir numaaara en büyüüüük diye şarkı söyler, herkes kop kop Cartel dansı yapardı. Sonrasında, gazinoda oh mis o müthiş ev yapımı hamburger yenirdi. Vay dedim, yıllar.
Yazlık işte.
Sonra anladım ki yazlık, benim çocukluğummuş. Bunun orayla burayla pek de bir ilgisi yokmuş, anladım.
Yazlık işte. Çocukluğum.
Ah be yazar, kara bulutların hakim olduğu güneşsiz film sahnesi gibi yazı. Hatta yazlığı, yaz olmasına rağmen açık havayla hayal edemedim kasvetli çok.
YanıtlaSil@Umut,
YanıtlaSilOysa masmavi denize bakan güzel balkonumda yazmıştım.
yazlık çocuksan güzel işte. yoksa işkence. gelenler yemek yapmak filan.
YanıtlaSilotel gibi var mı beee.
:)
@deeptone,
YanıtlaSilYemeği yapsan da bence herkesin kendi evi gibisi yok be.
Beni de çocukluğuma götürdün...
YanıtlaSil@Zeyno,
YanıtlaSilÇocukluk. Genelde hep özlenen.