25 Mayıs 2013 Cumartesi

Gurbet!

Pek bir şey yazmayacağım;

Büyükbabamı kaybettik!

Gurbet!
Elimi kolumu bağladı!

Lanet gitsin!
Nur içinde yat çocukluğumun dedesi!

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Almanya'dan Gelen Mis Kokulu Sevgi Dolu Hediyem

Geçen gün yorgun argın eve döndüğümde kapının önünde bir ihbar yazısı gördüm. Üzerindeki Ptt yazısı-Yurt dışı yazınca kalbim güm güm gümledi. Paketin kimden geldiğini o anda tahmin ettim. Sevgili Fulya, bu yazıyı paylaştığında yüzsüzlük yapıp aynısından istemiştim. Malum Türkiye'de nadiren rastladığım farklı ojelere ağzımın suları aka aka bakmaktan pek yorulmuş ve Fulya'ya resmen isyan edercesine hemen yorum yazmıştım. Bkz:



Ve derken dediğim gibi mis kokulu mis yazılı bir paket elime ulaştı. Zarfın üstündeki yazıya hayran kalmıştım ki zarfı ki sanırım zarf denir, bilemedim, açınca zarfı mis bir koku resmen burnuma ilişti. Sonrasında, çok karakterli bir yazı, mosmor bir kağıda yazılı olan o güzel not! 


Acaba bu notu yazarken beni bu kadar mutlu hatta çok mutlu edeceğimi biliyor muydun Fulya diye sormak isterdim. Hı? :)

Yazdıkların, yazın...Çok teşekkür ederim!



Üstelik bana sadece oje değil, gönderdiği bandanayı da yazın sıkça kullanacağım. 

Çok mutlu oldum ve bittabi çok onore edildim!

Bayıla bayıla, gülümsüyorum.

Tekrardan güzel düşüncelerin teşekkür ederim.

5 Mayıs 2013 Pazar

Bütün Dileklerimizin Gerçekleşmesi Dileğiyle


Bugün günlerden 5 Mayıs.
Aslına bakarsanız her gün gibi bir gün. Ama benim için, her sene, 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan her akşam, bir sene boyunca dört gözle beklediğim özel günlerden birisidir. Zaten çok nadirdir ben için özel günler. Hayatımda özel dediğim şeylerin azlığından mıdır yoksa bir şeye özel deyince onu kaybetme korkumun çok olmasından mıdır bilemem ama ben pek özel-leştirmek.

Malum bugün Hıdırellez. Vikipedia 'ya göre;

Hıdırellez ya da Hıdrellez (AzericeXıdır Ilyas ya da Xıdır Nəbi), Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olduğu sayılarak kutlanmaktadır.
Devamını okumak isteyen ve gugıl amcaya girip yazmaya üşenen dostlar buraya tıklayabilir.

Detaysal mevzular nedir ne değildir pek bilemem ama benim için Hıdırellez'in - elbet inanç yönünden- manevi açıdan sonsuz bir değeri vardır.

Pek küçükken, annem elimden tutar, nadiren indiğim bahçemize indirir, babamın elleriyle diktiği gül ağacının altına yüreğimden ne geçerse çizmemi isterdi. Ben her ne kadar anlamasam da o zamanki çocukluk aklımla, baba yazar, anne yazar, adımı yazar, şeker yazar, çiçek yapardım. Annem de şekiller çizer, üstüne bir de birşeyler mırıldanırdı. Zamanla bu mırıldanmaların dua olduğunu anlasam da, dilim döndüğünce ben de zamanla 3 İhlas 1 Fatiha 'mı eksik etmemeye başlamıştım.

Annem sağolsun, her seferinde ne çizdiğime bakar, benim kendime sakladığım sırlarımı sabote ederdi.

Akşam ben dualarımın gerçekleşecek olmasının verdiği heyecanla daha heyecanlı uyurdum ve heyecanım her gün daha da artardı. Sabah yine aynı ritüel annemle, el ele bahçeye iner, çizdiklerimizi silerdik. Babamın babası, zamanında çok çektirse de anneme, bize pek sahip çıkmasa da şu anda dualarımı gönderdiğim, dedem pek konuşur canımızı sıkardı. Ama olsun, dileklerim arasında, aile apartmanından kaçıp o çok katlı apartmanlarda yaşamak da vardı. Olmadı ama olsun.

Geriye dileklerimin gerçekleşmesini beklemek kalıyordu. Her gün heyecanla uyanırken, o uyanmalar hiç bir dileğin gerçekleşmemesiyle hayal kırıklığına dönüşüyordu. Olsun. İnancımız tamdı.

Zamanla Hıdırellez'in kurgu olduğunu düşündüm. Hani o ergenliğin verdiği ateşle, yine her 5 Mayıs akşamı bir gül ağacının altına çizdim, yazdım. Birçoğu oldu, olmayanları seneye devrettim.

Zaten o dönemler her şeye inanırken, Hıdırellez'e inanıp Allah'a sığınıp bir umut kapısı aramak.

Bilemem.

Sonrasında, yürekten inanmadığıma inandım, kendimi suçladım, zaten Yaradan'ın verdiklerinin bir nimet olduğunu düşündüm ve her gün yıkadığım ellerimde bulunan beş parmağın sağlam olduğuna şükrettim.

Büyüdüm!

Bu sene de yazdım. Gül ağacı bulamadım bu kocaman binalar arasında. Ben de balkon ipine astım dileklerimi, tıpkı artık umutlarımı pamuk ipliğine astığım gibi. Kendimden öte herkes için diledim, dua ettim, benden öte herkesten beri. Çöp adamlardan insanlar çizdim, altına yazdım isimleri tek tek. Mis oldu.

Geçen sene yazdığım her dileği gerçekleştiren Yaradan'a şükürler olsun ki diyerek ilk kez kendimi geriye atıp yazdım, bu sefer baba yazmadım, çiçek çizmedim ama yine aynı saflıkla yine aynı inançla yazdım çizdim. Hıdırellez Hazretleri aracı olsun da Yaradan nasip etsin.

Tüm dualarınızın, dileklerinizin gerçekleşmesi dileğiyle; Mesut Yar'ın da dediği gibi, "Ederlezi, Hıdırıllez, Hıdır ve İlyas! Allah ne diliyorsanız misliyle versin!"

2 Mayıs 2013 Perşembe

Gülünce Herkes Gelir Ağlayınca Kimse Yok


Gereksizse Söndür - Oğuzhan Uğur

Beni seven sevmeyen herkese gelsin veeeeeee bir de tabisi ki bol kokulu mucuklu sevgiler!!!
Hadi bakalım gençler, GEREKSİZSE SÖNDÜR!

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Hangi İmdat Kolunu Çeksem Elimde Kaldı

Varsa bir hoca hacı ya da ne bileyim falcı falan yani olmadı bir kurşun dökücü bulun da getirin bulun da getirin Allah aşkına! Var mı çare şu çektiğim siktiri boktan şeyleri çekmeme çare?

Görüşmeyeli ne kadar zaman oldu?
En son ne zaman post yazdıysam ondan ötürü, yazmadım. Yolda, otobüste, işte, hastanede, uyumaya meyilliyken, uyumadan düşündüm yazacaklarımı da yazmadım. İçim almadı.

Hafta 7 gün, ben 7 günde 5 kere hastaneye taşındım. Bildiğiniz ama dizi izlerkene çayın yarısını bardakta bırakıp yarısını mideye geçirip haydeee bi yollanalım hastaneye gidelim modunda, üstte tişört, altta eşofman çorapsız ayak biz geldik yeaaa şeklindeydik. Haliyle bizim ev ahalisi de bıktı.

Akşamdan fenalaşmalar, sabah herşey fıstık kebap.Derken, bir gün gittim doktora yine, yaşı başı almış fıstık bir hekim teyze baktı, allerjilerin coşmuş, ciğere sıçrayacak ha dedi. Sıçramasın dedik. Bir liste verdi elimize, babalara geldik resmen. Derken, hayatımı fotosentez şeklinde yaşıyorum. Götümün sevdasına değil, can derdine yaşıyorum.

Yaşamaktan da bıktım.

Artık gözümde yok valla hiç bir bok. Ne iş ne güç ne İstanbul ne de başka bir bok. Darlandım diyordum da ya darlanmanın da cinsi varmış edeplisinden.

Bu arada, Merhamet'i izliyorum, kitabını okumuştum da kitabından pek ayrı, izledikçe içim darlanıyor.
Hayat diyorum, ne orosbu çocuğu hayat. Herkese bindiriyor amk!
Yazık lan, bunlar hikaye roman değil; çok var, hayatta çok var.

Hiç oraya girmeyelim diiii mi ya? Buna da susalım diiii miiii?
Bugün 1 Mayıs mesela! Ona da girmeyelim! Ona da susalım buna da susalım, hayatın her çelmesine susalım, aldırmayalım. İsyan etmeyelim, etmeyelim de adam olalım.

Gerçi adam olduk, adam edelim mi deseydik! La diyorum bazen, hani böyle film başa sarsa, yaptıklarımızı yapmasak yapmadıklarımızı yapsak, hayatı başka tadından yaşasak, ne bileyim hacuuuu işte, farklı bir ortamda farklı ailelerde büyüsek edep ahlak farklı olsa, o zaman daha bir kıyak olur muydu düzen? Bilemezsin ya işte.

Annem aradı geçenlerde, kız kardeşimle yaşıt bir amca kızım var, onu bizim yörenin zengin ailesinin oğluna istiyorlarmış, kız kardeşimle yaşıt dedim ya benden 5-6 yaş küçük. Hayırlı olsun dedik, sonra annem kıyk kıyk güldü artık sana artık aaa dedi yarama tuz bastı, sustum. En büyüğünden bir naaaa-sip çektim. Artık pek de parlak olmayan geleceğime bakıp hayırlısı be dedim ama bu mahalle baskısı arttıkça kaçasım ve mümkünse yurt dışında, yurt dışının en Arizonamsı topraklarında tek başıma öküz besleyerek at sürerek köpeğimle koşasım var falan.

Tabi bunlar ancak ve ancak hatta mümkün olduğunca pembemsi hayallerde olar falan.
Depresyona mı giriyorum yogsam depresyon bana mı girdi?
Yoksa bu her gün 2 posta yediğim iğnelerden mi yogsam o içtiğim allerjik sikimsonik haplardan mıdır?

De yaranın en derinden gelmesi, annem bilem ballı ballı ballı balandırmalı anlatınca her boku. Yetti. Siz benim neler çektiğimi oyyyy dağlar karşıki dağlar hatta cenderme diyesim var birader.

Evimi özledim, yatağımı, yürüyüş yaptığım o uzun sahili ama en çok kardeşimle köpeğimi özledim. Kaç ay oldu onları görmeyeli, hesabını tutamadım. Yeminlen artık ayarım şaştı, pusula Kuzey'i gösterirken ben Güney'e odaklandım resmen. Herşeyim talan duman yalan dolan nanik bok am göt pipi.

Aman ben bugün pek çekilmem, bazen pek sevilsem de.
Hadi kızlar, varsa sizin bilinmez umutların, beraber dinleyelim:


Sıla - Aslan Gibi