12 Nisan 2013 Cuma

Sıçayım şansıma da şans diye bana düşen paya da!

Bu aralar üzerimde bir bokluk var ki hayrola!
Dünden beri böyle resmen birileri kimdir bilemiyorum ama sabrımı deniyor!
Ya sabır!

Dün eve geldim, baktım biraz evi bok götürmeye meyilli, kalk kız Üsturupsuz üşenme kurban olduğum lülülü dedim,giriştim işe. Topladım,düzenledim,çamaşırları makineye atmak için ayırdım,çarşafları değiştirdim,balkonu yıkadım,mutfağı parlattım cifleye cilitbenkleye. Tozları aldım nefret ede ede,her yeri dip köşe süpürdüm,derken, uğursuzluk başladı.
Baktım elektrik süpürgesi zor alıyor,torbasız daha sağlıklı diye aldığım ve bin pişman olduğum makinenin başına geçtim. Siksen açılmayan tozu toplayan hanesi pat diye açıldı. Şanslıyım amk diyordum ki birisi uzaktan şırrakkt! diye nah çekti ve toz hanesi mi her ne bokumsa pat diye piri pak yaptığım halının üstüne laaaaak diye döküldü ve birkaç dakika önce misler gibi tozunu aldığım her yer bombok oldu. Halıların grimsi rengine mi yoksa zar zor sildiğim devasa aynamın üstüne beni her haliyle sil temizle heahyeaobfhyag yazabilecek kadar tozlu olan kısmına mı yanayım!

Ya sabır çeke çeke sil baştan temizledim her yanı. Temizledim ve kimsenin bilmeyeceği her türlü küfrü literatüre kattım. Sonrasında, herşey eskisine döndü. Sadece yerleri silip duşa girip oh misim pakım diyecektim. Ama olur mu?! Haram bana! Nasıl olduysa oldu ağzına kadar dolu olan kendi halinde tezgahta duran ketılıma elim takıldı ve içindeki su hiç dolmamışçasına bütün tezgahın üstüne döküldü, inanın şelaleden bu kadar su akmadı, bir ketıl da bu kadar dolu olmadı.

Derken, orayı temizle derken, anlamsızca gözüm köşede bana bakan çöp poşetine takıldı. Gözümü sikeyim!
Normalde 78379 kg taşıyan Migros poşeti o an orda pamuklaştı ve o çöp halıya! Hay bin kunduz!

Ve düne dair ne varsa, akşam mis gibi duş aldıktan sonra unuttum. Tabi çamaşırlarımı yıkamadığım için de bin pişman oldum, ama fenaydı.
Derken, bugün;

Alışverişe gittik beyle, gitmeseydim keşke, gideydim de giderken giydiğime dikkat edeydim.
Siz siz olun eskimiş kotlarınızı atın, yoksa onlar sizi yarı yolda bırakır ve sizi zora düşürür. Alışveriş boyunca, fark etmediğim eskimeyi eğilince ağ kısmından gelen cıııırt! sesiyle fark ettim. Hay ağzıma sıçsınlar! Allah'tan alışveriş hesabına kurtuldum da beni mi bulur beni miiiii?!

Sonrasında,

Alışveriş sonrasına erteledim çamaşırları yıkamayı, gidip geleceğim fena terlerim zaten hava fena boşver  gülüm dedim kendime, demeseydim iyiydi. Az önce tam makine su alırken, fark ettim de benim makinemin on/off tuşu bozuldu, bozulmaktan kasıt, basınca üzerine çalışıyor da bırakınca geri kapanıyor, yani böyle oturmuyor artık! Oturmasın, amına koduğumun tuşu. Gitsin de ebesine dokunsun. Dedim olsun, makineyi boşaltmaya başladım, makinenin su aldığını unutarak!!!

Su alan pis çamaşırlar, o suların halıya sızması, kocaman koridor halısının ıslanması!

Sabır.

Zıııııtttt dızzzz fızzzzzzzzzzz sesini çıkaran televizyonumdan sonra makinemin bok olması! Bravo! Bu ödül bana ve benim gibi sessizce İstanbul'da tek yaşayan garip insanlara gelsin!

Orayı topla burayı sil temizle derken, duşa girdim çıktım ve bingo!
Sinirden stresten allerji olmuşum! Bildiğiniz ürtiker allerjik! Bütün bacaklarım ve iç bacak denilen o ince kısım resmen kaşı kaşı...

Normaldir, normaldir anam babam beni bulur normaldir.

Sıçayım şansıma da şans diye bana düşen paya da!

9 Nisan 2013 Salı

Bir Dakikada Birçok Farklı Otomobile Sahip Olmanın Yolu Mobilizm

Araç satın almadan araç sahibi olmanın basit ve pratik yeni bir yolu var. Adı Mobilizm, akıllı hareket! Dünyada oldukça yaygın olan araç paylaşım sistemini Türkiye ile tanıştıran Mobilizm, üyelerine özgürlükçü ve esnek bir sistemin parçası olma olanağı tanıyor. Mobilizm’e bir kere üye olan kişi, Mobilizm filosundaki bir çok araçtan istediğini, istediği zaman, her seferinde belge, bilgi, fatura gibi prosedürlerle uğraşmadan kullanabiliyor. Üstelik Mobilizm filosu eğlenceli ve full aksesuarlı şehir otomobillerinden oluşuyor.



Gün ve saat sınırı yok. İnternet üzerinden 7 gün 24 saat sisteme ulaşıp dilediğiniz aracı rezerve edebiliyorsunuz. Aracınızı alırken kimse ile muhattap olmanıza ve prosedürlerle uğraşmanıza gerek yok. Rezervasyonu yaptıktan sonra seçtiğiniz aracın bulunduğu Mobilizm noktasına gidip Mobilizm kartınızla kapıyı açıyorsunuz. Anahtar sizi aracın içinde bekliyor. Size ise sadece otomobilin keyfini sürmek kalıyor.



Siz de akıllı harekete katılmak isterseniz www.mobilizm.com' den üye olabilir, http://www.facebook.com/akillihareket sayfasını takip edebilir, #akillihareket hashtagini kullanarak  Mobilizm hakkında düşüncelerinizi belirtebilirsiniz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

2 Nisan 2013 Salı

Aşkı İçin Tüm Eczaneleri Dolaşmayı Göze Alan Bu Adam Ne Arıyor?

Ahanda ben! Bu videoyu izlediğim anda nöbetçi eczane aradığım gece aklıma geldi! Ben izlerken çok güldüm çünkü hakikaten biz erkekleri yansıtıyor! Oldukça eğlenceli! Filmdeki adam evden ilk çıkışında çok heyecanlı, sanırım fiziksel aktivite içine girecek onun için bir şeyler arıyor olabilir. Siz anladınız onu. Yuh artık çapkınlık için nöbetçi eczane ararken polise de yakalanılır mı? Sonunda da kız adamın elinde öksürük şurubunu görünce nasıl bir hayal kırıklığına uğramıştır tahmin edebiliyorum. Tavsiyemdir izleyiniz.

http://www.alevlendirir.com/



Bir bumads advertorial içeriğidir.

Havalar Güzelleştikçe...


İstanbul pek güzelleşti maşallah.
İstanbul'dan kastım şehrin dokusundan bahsetmiyorum, neticede kentsel dönüşüm muhabbetine şehrin dokusunun içine ediyorlar, o ayrı. Bu konuda da söyleyecek birkaç sözüm var, unutturmayın.
Ama havalar ısındıkça pek göööözel oldu arkadaş!
Havalar güzel oldukça milletin de kafası da güzelleşiyor, pek anladım.
Dün işe giderken götüne don giymeyi unutan hatunları görünce, üzerimdeki parkadan utandım.
Güzellik merkezlerine gelince, dolu dolu taşıyor, inanabiliyor musunuz, kesim için gittiğim kuaför ancak Perşembe'ye randevu verdi. Kalsın, üstünü başkasına verelim!

Hayır, bu yazın diğer yazdan daha farklı olmasını bekliyor muyum bu güzel havayla?
Hayır. Hatta artık günlerim eskisinden daha heyecansız, daha sıkıcı, daha mala bağlamış, daha kaçıp gidesim şeklinde. Yaza dair planlarımı çoktan yaptım, eve gidip kumsalda uzanıp güneş altında malaklar gibi güneşlenmek ve 74792 tane kitap okumak. Telefon yok, internet yok, hiç birşey yok. Pek ala!

İş stresi, İstanbul zorluğu. Evet, kalsın valla.

Ama İstanbul pek güzelleşti, denize bakınca pek daha iyi anladım. Çok hoş yahu. Ne yapalım, plan yapalım da gezelim arkadaş. Gezelim güzelleşelim!

Sigarayı özledim. Böyle deniz kenarında hafif bir esintiyle mis mis sigaramı içmek, az bitter çikolatamla kahvemi yudumlamak.Ah! Ah'larım yaş ilerledikçe daha da artıyor amına koyayım.

Yaşama fırsatım olmayan birçok gün, hastanede geçirdiğim anlar, hasta yatağında bilincimi kaybetmem, sağlıklıyken iş hayatının stresi, işteyken günü kaçırmak, yaşamı kaçırmak. Siktirip gidesim var da gittiğim yer de sanki ne farklı olacak? Herkes aynı olmasa da ben aynıyım, kendimi değiştirmem gerek sanırım, ama kendimle bir sorunum yok ki benim hacı!

Bugün kendimi değiştirecek kadar kendimi güçlü hissetmiyorum ama o gücü hissettiğimde ses edeceğim.

Velhasıl kelam, geçen hafta karar almıştım, tek tük izin günlerimde İstanbul'da bu kadar güzelken hayatı kaçırmama kararı. Mesela bu hafta, birkaç yere gidip fotoğraf çekeceğim, üç nefeslik ömrümde gitmedim görmedim dememek için. Dememek? Off darlandım, İstanbul'da pek gözeeel ama deeeeeğil miiiii?!

Bahar nezlem başladı bi de, hastalıktan saymıyoruz bunu. Hem zaten, ben hapşurdukça daha bir güzel oluyorum, pek daha bir şirin. Pek daha çocuksu. Zaten hala öyle çocuksu yanlarım olduğundan heralde canım acıyor, insanım ben. İnsanlığını kaybetmiş kişilere yazık.

VE ayrıca, hava güzelleştikçe hormonların kat kat artmasına ne demeli?
Daha sabahın kör saatinde, parklar, bahçeler dolmuş. Hayırlı olsun, aman dikkat.
Abi bu ne iştah, daha gözümdeki çapağı silmeden ben işe giderken, millette ne aşk var, şap şup. Ha bi de sapkın ruhlar pek ortaya çıktı, 15 yaşındaki kızın şort giyip göt baş sallamasına da karşıyım da koca koca adamların böyle torunları yaşlardaki kızlara bakıp hayallere dalmasına da...

Geçenlerde işten gelirken, Allah'tan koşar adım geldim, öküz evladının teki köşe başına geçti ve ardından işediğini gördüm. Mal meydanda değildi ama işediğini görebildim, fıskiyeden!

Avrupa'nın göbeğinde, mahalle arasında! Hepsi bu güzelleşmelerden(!)

İstanbul'u zamanında pek büyütmüşüm ya yaşayınca insan anlıyor, anlıyor ve diyor ki, Ankara'm gibi olamaz!
Ve bugün pek iyi mode:on değilim ya sanırsam ondan bu yazı.

Olsun arkadaş, biz bu hafta yine gidelim, böyle zamanında padişahın baktığı yerden daha çocuksu gözle bakalım!Mis olalım, mis!

Sizleri seviyore canlar! Hepinize sucuklar ve mucuklar!