3 Ocak 2019 Perşembe

Bu Sidik Yarışını Kazanan Belli Oldu


Kadınların birbirine düşman olması doğası gereği biliyoruz da...

Ama bu sidik yarışının manası? Allah'tan s*kimiz yok, yoksa maazallah, kim daha uzağa işer diye yarışmaz mıydık?

Ben de dahil olmak üzere, belki de, bilemiyorum, her şeyi bir başkası için yapıyoruz. Başkası için yapılan düğünler, başkası için yapılan balayları, işte başkası için kutlanan doğum günleri, düzenlenen baby şavırlar ve sırasıyla sidik yarışını kaybetmemek adına doğrulan çocuk, çocuklar, çocuklarımız.

Geçenlerde birisiyle sohbet ediyoruz, tabi sohbet mi ediyoruz, yoksa attığı cakayı ağzım açık mı dinliyorum bilemem ama konuşmanın ana teması, 'Ay, biz 4 kız liseden mezun olduk, sonra aynı üniversite, ev arkadaşlığı derken, hepimiz üniversite hocalarıyla evlendik, herkes hamile, sıra bende' idi.

Şimdiye kadar her şeyi kendim için, kendi kafama göre yaşadığım için bu mantığı anlamıyorum, anlayamıyorum. Beyinleri nasıl çalışıyor, kan dolaşımı nasıl onlar da harbi bilmiyorum ama net benim kanım onların aksine doğru yolda ilerliyor, dolaşımım iyi. Çıkarcı karı zihiyeti mi desem yoksa harbi karı lan bunlar mı desem bunu da bilemiyorum.

Sırf başkası için yaşama kafası da zaten bana göre hiç olmadı.

***

Mesela, şu da var, kadın dünyasında sınıf ayrımı, sevgili Kraliçe de bile yok. Birleşik Krallık bile, bu kadar sınıf ayrımı ya da ne derler, sınıf farkı görmemiştir. Sosyal sınıf farkının anası da babası da atası da kadınlarda var. Tabi bu fark, mevcut yaş grubuna göre değişiyor, bence ilkokulda başlıyor bu sosyal sınıf farkı. Kokusuz ve kokulu silgisi olan kız diye başlıyor da yaş ilerledikçe maymun gözünü açtıkça, sınıf ayrımı baskıya dönüşüyor.

Tam evlendim, oh ulan kafam rahata erdi diyorum, 'çocuk ne zaman' sorusuna da alışırım diyorum yok anam, rahat veren yok! Mesela gurbette iseniz, orada böyle birlik beraberlik olsun, kadınlar el ele verelim falan diyorsun, yok!


'Ay seni party'e davet edecektik de darling, malum çocuklar falan, yani sen sıkılırsın, çocuğun yok' mesajı böyle Thor'un çekici gibi geliyor. Rakibine topu kaptırmamak adına çocuk yapan ve sonra da yaptığı çocuktan şikayet eden 'ayol bu okullarda kapanmasın evde çocuk falan kafam almıyor darling' modu iki yüzlülük değil de nedir?

Evlendikten sonra, çocuk yapmak, sonra ikincisi, sonra?

Tabi öncesinde, kariyeri olan bir kocayla evlenmek, ev-araba-zevkine göre çalışma hayatını elde etmek olmalı bu sidik yarışının yapılacaklar listesinde.

Anasının babasının evinde toplu taşıma aracına hiç binmemişçesine, dünyaya arabayla gelmişçesine, 'darling bir araba al, zaten sen ehliyeti alırsın' derken acaba karşındakinin ehliyeti var mı yok mu bilmeden?

Ne çok dolmuşum di mi!

Ben, Üsturupsuz, o kadar densiz hallerim oldu da yeminle bu kadar patavatsızı bir arada görmedim.

Hayatında, 1 lira bile kazanmamış karı milletinin, çocuk ve koca sidik yarışını izlerken gerçekten damarlarımı dikine dikine kesmek istedim. Sahip olduklarını düşündükleri şeylerin aslında hiç sahip olmadıklarını bildiklerinden bence bu sidik yarışı. Annemin bir lafı vardır, ne kadar doğru bilmem ama 'Kocası ile çocuğunu çok öven çok yanılır'.

'Hayır, bu kadar övdüğün kocanda bir gün birinin gözü kalır, sonra sap gibi kalırsın' demek geçti içimden de, kahvemi sessiz sedasız içmeye devam ettim.

Neden mi?

Kocası ile bir şey oldum sanan hatunlar var ya, onlardan kocalarını alırsan ne kalır? Hiç.

Bunu diyen eşimi severim.

Gerisini de kim severse sevsin.

21 Ağustos 2017 Pazartesi

Hem Serinleyin, Hem de Enerji Tasarrufu Yapın

Eğer bu sıcak havalarda vantilatör ile serinlemeye çalışıyorsanız baştan söyleyeyim: Boşuna uğraşıyorsunuz. Sıcak havayı bir noktadan diğerine taşımak, serinlemenizi sağlamıyor ve vantilatörler de tam olarak bu şekilde çalışıyor. Gelin gerçekçi olalım: Hava sıcaklığının zaman zaman 40 dereceyi aştığı bu aylarda, serinlemek için klima dışında bir seçeneğiniz yok. Ancak klima satın almak o kadar kolay bir iş değil: Hem enerji tasarruflu, hem uzun ömürlü ve hem de yaygın bir servis ağına sahip olmalı. Servis ağı özellikle önemli, yoksa hem montaj, hem de bakım için epey bir beklemek zorunda kalıyorsunuz! Piyasadaki klima modellerine bakın: Tüm bu özelliklere sahip olanların sayısının çok az olduğunu, onların da fiyatlarının neredeyse bir servet düzeyine yaklaştığını göreceksiniz. Neyse ki Uğur Soğutma’ya ait UIS 18 klima modeli, her bakımdan mükemmel bir seçenek olmayı başarıyor.
UIS 18’in bu denli iyi bir seçenek olmasının ilk nedeni, enerji tasarrufu. Hem A++ enerji sınıfına giren ve hem de inverter teknolojisini kullanan klima modellerinin sayısı oldukça azdır. UIS 18 ise, bu teknolojileri bütçeyi zorlamayacak fiyatlar ile sunuyor. Inverter teknolojisi sadece enerji tasarrufu değil, kullanım ömrünü de uzatıyor. Zira klima kompresörü, bu sayede yalnızca gerektiği zaman çalışıyor. Yenilikçi teknolojilerin kullanılması sayesinde, UIS 18 bekleme modundayken yalnızca 1W elektrik harcıyor. Bu inanılmaz bir oran, zira neredeyse %80 oranında bir enerji tasarrufu yaptığınız anlamına geliyor.
Yenilikçi teknolojiler sadece inverter sistemi ile sınırlı değil: Akıllı soğuk hava üfleme özelliği, ortam sıcaklığını yavaş ve doğal bir şekilde istenen dereceye getiriyor. Follow Me özelliği, kumandanın bulunduğu bölgeye göre ısıtma ve soğutma yapabilmesin sağlıyor. İyonizer ve bio-filtre özellikleri sayesinde de, sadece serin değil, temiz bir havaya sahip olabiliyorsunuz. Elektrik kesintilerini de dert etmeyin: UIS 18, enerji geldiğinde otomatik yeniden başlama özelliği sayesinde size iş düşmeden her şeyi otomatik olarak hallediyor. Farklı BTU seçenekleri mevcut olduğu için, size en uygun olan modeli Uğur Soğutma yetkili servisleri aracılığı ile tespit etmenizi tavsiye ederim. Daha sonra, https://satis.ugur.com.tr adresinden uygun fiyatlar ve 12 taksit avantajıyla siparişinizi hemen verebilirsiniz.
                                     
Bir boomads advertorial içeriğidir.

7 Mayıs 2016 Cumartesi

Bu Yazıyı Okumayan Kalmasın!



Yaşı başı almış, 30'una girmiş biri olarak artık hayata daha sert bakan biri oldum. Eskiye nazaran daha az umut eder oldum. İnsanların ciğerlerinin gerçekten de beş para etmediğini anlamanın verdiği huzursuzluk mu yoksa siktiri boktan dünyanın sikik düzenini değiştiremeyeceğimi bilmem mi beni bu kadar nefret dolu, bu kadar gergin yaptı bilemiyorum.

Şu boktan hayatta sadece ailem, köpeklerim ve bazı dostlarım haricinde herkese karşı duvarlarımı ördüm, gizem dolu hatun olduğumu sananların aksine bu bir koruma kalkanı.

Geçen hafta içinde ailemin yanına gittim, bir kaç gün de olsa nefes almaya ihtiyacım vardı. İstanbul'un görünen o güzel tarafını, tabiri caizse kaymağını yiyenlerin aksine, ben bu şehirden başlı başına nefret ediyorum, bunu da dip not olarak ekleyelim.


Dönüş yolunda, ailemin verdiği huzurun aksine bazı insanların nasıl da orosbu çocuğu olduğunu hatırladım. Uçak servisine bindiğim de içim huzurla doluydu, samimiyim derken.

Arka koltuğa oturan bir adi,  önce annesiyle sonra pek de edepli(!) arkadaşıyla şu şekilde konuşmaya başladı:

Şerefsiz: Ş, Annesi: A, Kankası: K

Konu tamamen, bu şerefsiz evladı ve bu şerefsizin talip olduğu kız hakkında.

Ş: Yok anne, beğenmedim. N*** abla neyin kafasını yaşıyorsa, kız için bana 54-55 kilo demişti, sanırım 70'e kadar yolu var. Bilirsin ben kiloya takığım, yok anne olmadı. 

A: uehuhehuehuhabeyhehuhe 

Ş: Tamam anacım, boşver bakalım ne olacak. Görüşürüz.

Şimdi bu muhabbete bakınca, masumane gibi görünse de alt yazıyı okumak çok zor olmasa gerek.

Gelelim ikinci rounda.

Ş: Oooo kanka nağber yaa! Hı ben de şimdi İstanbul'a uçacam.

K: ueuheuhuehuehuhe

Ş: Yoooogh hacı yaa, boşa gelmişim buraya. Kız değil, kızlık nereye bu hatun nereye. Resmen fil evladı. N*** abla bana hangi resimleri gösterdi bilmem ama resmen tam zıttı. Hani Murat'ın baldızı var ya Merve, he işte o bile model sayılır. Tamam yüzü harika sayılır da yooogh abi ya resmen. Baldırlar resmen kalas gibi, hani fil bile. Ne bileyim oooolum 70-75 falan sanırım. Hayır bana hastalık var falan dedi ama.

K:  ueuheuhuehuehuhe

Ş: Yahu benimle beraber olmak için zayıflarım falan da demiyo, yani banane yüksek mimar olmasından.

K: uehuheuhuehuhe

Ş: Tamam, ruhu çok güzel, zeki falan da abi ruhlar aleminde mi yaşıyoruz? 

K: ueuheuhuehuehuhe

Ş: Bilemicem.10 üzerinden 5 bile etmez hani. Boşa gelmişim, resmen ayı.

Konuşmanın gerisini yazamam, en son olarak arkamı dönüp cinsel tercihlerini de anlatmasın diye uyardım. Otobüsteki herkes kınadı herifi de ne yazar!

Şimdi ne demeli! Bu orosbu çocuğuna piç kurusuna ne demeli! İnsanları görselliği ile yargılayan, kendi ciğersizliğine ne demeli! Hayır kendisi sanki bana Keanu Reeves yani, lan bok  bile olamaz. Servisten inip de koşarak sandviç yemesi. Midemi bulandırdı.

İnsanoğlunun bu kadar değersiz olması.Belki de görüştüğü kız bu şerefsizi adam sandı ama elimde olsa arardım gerçek yüzünü anlatırdım. O gün o adam 45 dakika boyunca kankası ile kızcağızı aşağılarken, bütün kalbimle beddua ettim. Beddua kötüdür belki ama bazılarının yola gelmesi için kınadığını yaşaması gerekir: Dilerim evlendiği kadın mankenden daha manken olur ama her saniye ayak üstü bunu gelişigüzel aldatır!Amin!

Diyeceksiniz ki neden bu kadar nefret dolusun, yoksa senin de mi yaran var?

Hayır. İnanın yok. Kendimle barışalı çok sene oldu, ergenlik geride kaldı. Ama bazı şeyleri anlamak için illa ki yaşamak gerekmez, hissetmek de yeterlidir. Yeri gelince, dinden kitaptan mertlikten Türk erkeğinden şundan bundan övünen ama aslında bok olan bir nesil. Ben bu neslin neresindeyim acaba?

Ne yazık ki gelişimini tamamlamayan, annesi tarafından böyle oğlum, paşam diye yetiştirilen bu insancıklar, her yerde! Her zaman karşımıza çıkabilir, bunları görmezden gelmeyelim artık, lütfen!

Bkz: Bu yazıyı okumayan kalmasın.

Diyecek lafım kalmadı, şeytanından bulsun götverenler!

6 Mart 2016 Pazar

Olmayanı Olduran Kadınlar : Annelerimiz!


8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne dair yazacağım çok şey yok aslında. Kadının pek adı olmadığından belki.  Her sene sanki kadına pek değer verilirmiş gibi kutlanan, her yerde bayram havası yaratılmak istenen günlerden birisi Dünya Kadınlar Günü.

Belki dünyanın her köşesinde kadın hak ettiği değeri bulduğundan, kutlamalar yapılması, kadına olan saygının gösterilmesi olağan bir şey. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak bilinen bu gün zaman içinde nasıl da kadınlar gününe dönüştü, bilmiyorum ama bunda bile art niyet aramıyorsam ne olayım!

Erkek egomanyasının her daim üstün olduğu, kadının 2.sınıf muamele gördüğü ülkemde, 'kadınlar bir çiçektir' sloganıyla yapılan her şeye karşıyım aslında. Her sene aynı nağmeler okunurken, sayısız kadının tacize, tecavüze, dayağa, küfre, ölüme kurban gitmesi de ayrı bir ironi. 100 gram çükü var diye erkeğin kendine her şeyi hak, kadına ise günah saydığı bir dünyada kutlamalar yapılsa kaç yazar. Bu arada eğer dert et parçasıysa biz de daha alası kocaman memeler var, kaç gram eder acaba!

Hakkını arayan kadına feminist denirken, eşitlikten bi haber olan zihniyetin 'kadın dediğin mutfakta aşçı, sokakta hanım, yatakta fahişe olacak' mantığını sahiplenmesi de pek şaşırtıcı değil aslında. Kadına 'insan' gözüyle bakılmadığı, ya evde hizmet edecek ya da yatakta rahat ettirecek bir 'canlı' olarak bakılması da şaşırtıcı değil.

Televizyon programlarında uzatılan her mikrofona 'kadınlar bir çiçektir' cevabı ile cümleye başlayan erkeklerin hayatlarındaki kadınları fiziksel ya da ruhsal açıdan yıprattıklarını bilmek için alim olmaya gerek yok aslında.

Şimdi, bu yazıyı okuyan her hangi birisi olarak, beni 'erkek düşmanı, kesin yalnız birisi, evde kalmış, bunu alan olmamış' gibi etiketlerle istediğiniz kadar süsleyebilirsiniz. Size tek bir soru soracağım:

Babasını seven ancak babasından yediği dayaktan dolayı felç geçirmiş annesi olan bir kız çocuğuna siz ne deseniz kar eder?

Cevabını verecek yürekte olan varsa beri gelsin.