6 Mart 2016 Pazar

Life is Life!

Aradan asır geçmiş bir sik yol kat edememiş gibi hissediyorum. Türkiye gibi saçma sapan dönemlerde kendimi bloga vermek yerine yemeğe vermeseydim, belki de şu an Türkiye'nin bir numaralı blog yazarlarından birisi olurdum, gaz bedava!

Aslında uzun saatler bilgisayar başında 'ulan yazayım da iki kelime kendime geleyim' diye çok kalmışlığım hatta bunu dile getiren yazılar yazdığım var ama hepsi taslaklara kaydedilip sonrasında da silinmeye mahkum oldu. Belki de anlık değişen modumdan ötürü, yazdıklarım bir süre sonra saçma geldi. Bilemiyorum.


2010'dan bu yana bende değişen o kadar çok şey oldu ki. Geriye dönük yazılarıma baktığımda, değişmeyen tek şeyin 'sevgi' olduğunu fark etmek de aslında üzmedi değil. Hayatımda her şey kendi aleminde ayrı telden çalarken yıllardır aynı adamın aynı sabırla ve sevgiyle beni çekmesi şaşırtmıyor da değil hanisi.

Blog yazmayı özlemedim de değil, kendimi iş hayatının içinde öyle yormuşum ki, tembellik yapmanın artık sıradanlaştığı bir dönemdeyim. Allah'tan pek de monoton olmayan, her dakika skandalın, entrikanın, milletin arkasından kuyu kazmanın bolca olduğu bir işim var. Mesleğime dair gurur duyduğum şeyler olmasa, ev hanımlığına terfi etmek için bir saniye durmam. Gerçi o zamanda afakanlar basar, sıkıntıdan geberirim de belki kendimi çoluk çocuğa veririm bilemiyorum,

Aklımda 1 milyon tilki varken, kendimi buraya, kendi sayfama yabancı hissetmek de neyin nesi?
2010'da olsak sıçar söver, döver geçerdim ama şimdi 6 sene yaş almışken bu ağırkanlılık da neyin nesi?

Belki de artık pasta börek blogu açıp hanım hanımcık olmalıyım. Gerçi o zamanda içimdeki Üsturupsuz kadın ortaya çıkıp ulu orta söver.

Bilemiyorum.








3 yorum:

  1. uzun süreden beri takip ediyorum ve uzun süreden beri yoksun. blog yazmak konusunda söylediklerine aynen katılıyorum. 12 yıldır blogların içindeyim ve bugüne kadar bir tane kişisel bloğum olmadı. aslında oldu da, kısa süre sonra "lan bunları yazdın da şimdi ne oldu? dünya mı değişti?" diyerek silip attım. bak şimdi yeni bir tane daha açtım, orada yürür mü işler, bilmiyorum. aslında türkiye bloggerlarını biraz daha şanslı görüyorum çünkü her gün onlarca malzeme çıkıyor, ama değerlendirebilen yok. zaten bu işte sözde en iyi olanlar hayatın içinde olduğu gibi yemek, moda, giyim, aksesuar, makyaj blogları ki onlara da blog denirse...

    neyse, gel bana da beklerim > RECEP ÇETİNER

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslına bakarsan blogger olmak dert değil, çevre sahibi olmak falan...
      Hani burdan baksan, 300'e yakın yazmışımdır, önceki blogları saysan...kaç kitap çıkar ama her zamanki gibi kalbur üstü insanlar yürüyor gidiyor hacı.

      Hoşgeldin.

      Sil
    2. aynen dediğin gibi. bu arada biraz önce tamamladığım bir - öykü mü denir artık ne denir bilemem - yazım var, ona göz atsana, önemli yorumun benim için :)

      Yazı aha, tam da burada :)

      Sil

Vay Edepsiz!Ne Söyleyeceksen Söyle Hadi!