22 Nisan 2015 Çarşamba

Biz Kırk Kişiyiz Birbirimizi Biliriz!


Eskiye nazaran, Facebook'ta daha az zaman geçirir oldum, yalan değil, kendimi bütün o aptal oyunlardan ve saçma sapan videolardan arındırdım. Zaten o oyunlara bir kere bulaştın mı sittin sene siksen ayrılamıyorsun. En fenası da oyuna tam ısınmışken bir anda karşına 746274 parça çivi iste, 7372 kere tıklan gibi hede'ler çıkınca göt gibi kalmaktı. Kaç kere kendime feyk hesap açıp, sonra o feyklerle arkadaş olup, o feykleri belli bir seviyeye getirip kendime istediğim ürünleri gönderdim, sayısını unuttum. Çoğu zamanda o feyk hesapların adreslerini, şifrelerini ve dahasını unutup yeniden feyk hesaplar açtığımı saymıyorum bile! Hayır, gmaili bu kadar çok kullandığım için bana "Yılın En Gerzek Kullanıcısı" ödülünü verseler, şaşmam! Şimdi bu konuya nasıl geldim, bilmiyorum ama asıl mevzuya döneyim! - yazar burada nereye varacağını hatırlar!

Zamanımı boşa harcamayacak kadar çok önemsemeye başladım. Belki de büyük şehrin derdi büyük olur hesabı, daha da kıymet verir oldum bazı şeylere. Bu yazıyı yazmamın amacı neden bloguma eskisi kadar girmediğimi bir şekilde beni seven sevmeyen kişilere durumu izah edip üzerime düşeni yapmak.

Bir kaç yorum aldım, hatta yayınladım da: en son Kociş isimli yazımda aldığım bir yorum fena güldürdü beni, hatun nasıl okuduysa ya da neresiyle okuduysa bir türlü anlayamamış. Ben kelimelerden, aşkı basite alan insanlardan nefret ettiğimi anlatmaya çalışırken hatun benim özel hayatıma saldırmış. Saldırsın, canı sağ olsun ama hala insanların anlaYAMADIĞI şey şudur:

Şu hayatta en nefret ettiğim şey, birisine muhtaç olmaktır! Bu annem babam bile olsa gücüme gider, beni düşündürür yorar! Kaldı ki sanal alemde bile oyun için bile olsa birine muhtaç olup, hayatımı birinin yönetmesine tahammül edemem. Demem şudur ki:

Uzun süredir durum:nişanlı olmam  hiç de derdim değil. Hayatta bundan daha önemli işlerim var, şükürler olsun. İnsanların ne dediğine aldırmamak karakterimin bir parçası olduğundan mıdır nedir, her sene yaş atmam ya da benden küçüklerin bile doğurması zoruma gitmiyor. Mahalle baskısını liseye geçtiğim sene bir kenarda bırakmıştım, şükürler olsun!

Bazen evliliği bir kaçış gibi gören, nikahlı olunca daha 'namuslu' olunacağına inanan insanların aslında ne kadar aciz olduğunu, tabiri caizse sırf elalem ne der derdiyle yaşayan yasal orosbularına acıyorum.

Hele de öncesini unutup da bir anda ideal eş (!), ideal gelin (!) ve ideal anne (!) gibi davranan hatunları gördükçe halime binlerce kez şükrettim, en kıyağından aferin çektim.

Neticede dün boktun, bugün koktun dediğim insanları tanımak bu kadar da zor olmasa gerek!

4 yorum:

  1. boşver, takma sen. ahmed arif'in dediği gibi "bunlar engerekler, bunlar çıyanlar..." evlenip ne bok yiyecek ki insan? olmadı ben alırım seni gözüm, canları cehenneme yav :) illa iki imza gerek bunlara. sözleşmeyi pek sever bizim millet...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyvallah hacı, benim bey var, ama şartlar el vermiyor bazen :)

      Bizim millet olarak bir gösterme sevdamız var ya, taa pipiden başlıyor!

      Sil
  2. O zaman sende onlardan birimisin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onlar dediğine göre, sen başka bir ırka mensupsun, isim neydi?

      Sil

Vay Edepsiz!Ne Söyleyeceksen Söyle Hadi!