Ayrıca, bugün epey de yoruldum. Bahar nezlesi olanlar bilir, kullandığınız o alerji hapları, antihistamanik midir ne skimse işte onlar, resmen kafa yapıyor, hani kendime aynada bakıp ula bu neyin kafası taamk dediğim anlar, az değil. Bu kafayla işte full performans, ayakta sürekli sitent ap tadında. Fena. Olsun,gücümüz yerinde de, yine kanım çekiliyor sanırım, bütün eklemlerim ağrı sızı. Her gece n'oluuuur diye inliyorum yatakta sessizce. N'olur acılarım dinsin diye. O kadar çok sızım arttı ki şu an bile parmaklarımı hissedemiyorum. Hani böyle her bir bükümü kesiliyor gibi. Kas gevşetici ve dahasını kullanmaktan sidiğim koyu sarı. Güya günde 3 litreden fazla su içiyorum ama hala hastane gibi kokuyorum, yaş kaç, resmen çürüdüm. Fak!
Yarın Ales var bu arada, malum 2 sene geçerliliği olan bu zıkkım sınava yeniden giriyorum, zıkkım diye mübalağa ettim ama artık sınavlardan bıktım valla. Hele bu sene bütün sınavların mı geçerliliği biter kardeşim, pes diyorum, ota boka girmekten, oraya buraya para yatırmaktan var ya! Şimdi buradan eğitim sistemine fena bir saydırırdım da neyse, sabahın en kör saatinde sınav var, bi de teeeAllaaam İstanbul'un en ücra köşesinde, hani filmlerde adını duyduğumuz bir mekanda. Oraya gitmem için 3-5 vasıta değiştireceğim de pofunzaytingen.Derken, gittik diyelim o kadar saat matematik falan. Amma şikayet ettim ha, yaşlandıkça anneme benziyorum, bu iyi birşey de Ya Rab dırdırcı kısmını almayayım lüüütfeeen! Aksi halde, kendimi kesebilirim.
Harbi yaz mı geldi laaaayn? Erik ne de gösel kütür kütür.
Bi de kayısı çıkarsa.
Var ya.
Küçükken, yaz gelmeden bu aylarda işte, bağ evine giderdik. Yazı orada geçirmek adına. Çok sıkıcı gelirdi, şehre sadece 20 dakka uzaklıkta olsa da 1 sabah 1 akşam gelen tek 1 otobüs vardı, öyle aman aman birşey olmadığı sürece şehre de gidilmezdi. Evin erkekleri, dayımlar,kuzenler,abimler falan şehirden ekmek, karpuz falan alır gelirdi, zaten karpuz kavun et falan da öyle alınır, kilerde saklanırdı, ekmek biterse de sac üstünde hamurdan ekmek yapılır, oh. Biz de işte anteni süper ayarlı Tv karşısında, sonracığıma bağ evleri arasındaki yapılan günlerde ve işte iskambil kağıtlarıyla 3-5-8 falan atarak zaman geçirirdik. Genelde çok sıkılırdım ben, tek başıma ya da kardeşimle kalınca yapabileceğimiz şeyler kısıtlıydı malum. İşte, uyumak, uyumak, kitap okumak, Öss'ye hazırlanmak, yine uyumak falan. Ha bi de, tabi her sabah erkenden uyanıp eski 2 katlı, tuvaleti bile dışarıda olan evimizi yıkamak. Sıkıntıdan resmen ölürdüm. Zaten her gece, fare, akrep gibi hayvanların çıkması olası, olasılığı yüksek bu evde neden olurduk anlamazdım.
En sevdiğim şey, toz toprağa alerjim olmasına karşın,maile tarlaya,bahçeye dalmak, kayısı, erik,dut, elma, armut,kiraz toplamak,üzüm kesmek ve sebzeleri sulamaktı. Rahmetli anneannecim, elime 1 sepet verir, kendisi de 1 sepet alır, beni yanına katardı. Kayısıları toplamak için. Amma kayısılar toplanamayacak kadar çok olduğundan, annemleri de çağırıp 1 çarşaf eşliğinde o koca ağaç sallanırdı. Sallananlar güzelce toplanır ve çeşitlerine göre ayırt edilirdi: Reçellik, yemelik, kurutmalık, marmelatlık ve pestillik.
Akşamları, bütün aile dama çıkar, çay demlenir, kurutmalık kayısılar leğenlere dökülüp tahtalara açılmaya başlanırdı. Öyle severdim ki kayısı açmayı. İçinden çıkan çekirdekleri çekirdekçiye satar, para kazanırdım. 3-5 tela birşey ederdi ama işte çocukluk. Her kayısıyı boyutuna göre açardım, herkesin kaçtığı bu iş bana öyle bir zevkli gelirdi ki. Diyorum ya çocukluk. Ama ne güzeldi. Sohbet, çay, serin hava, kayısı, bağ, anneannem...
Sonra;
Anneannemin sağlık sorunları çıktı. Sonra da zaten...
Ne bağ kaldı ne kayısı.
En son gittiğimizde anneannem sağ'dı. Ah babam ah sen bu bahçeleri böyle göreydin, ah bizim bahçemizde ot mu barınırdı, ah babam sen gittin hozan oldu, her yan çorak oldu diye içlendi ve zaten bir daha da bağa gidemedi, gidemedik.
Oysa, ne çok severdi, kuyudan çektiği buz suyu içmeyi, ev önünde o eski sedirimsi yerde çay içmeyi, içerideki sedirde uyumayı, yukarı katta çay içip örgü örmeyi...
Nereden geldi lan aklıma. Ben...Anneannemi çok özledim.
Çok.
Yaz geldi ya, erik de çıktı.
1 sene olacak, gitmeyeydin keşke.
Nur'lara sarıl.
yazıya nasıl başlamış nasıl bitirmişsin. böyle samimi içten yazıları özlemişim yaa..
YanıtlaSilben de tam korna sesleri arasında nihat'ı izlerken kavun yiyordum :)
ay canım yeşil erik çekti ama dediğin gibi tuza banmadan ahhh kütür kütür nasıl da güzeldir ve evet yaz geldii!
@Mia'm,
YanıtlaSilÇok dengesiz yazılarım var di mi?
Kavun mu?
Ana kavun çıktı mı?
Of yanında peynir ve pide.
Canım çekti ya.
Gel beraber kütürtelim bacım:D
Yaz geldi mi?
Donuyorum valla of.
çocukluk anıları unutulmuyor malesef. ne yaşadıysan onu gördüğünde hatırlıyorsun. anneannen nur içinde yatsın.. Büyükler olmayınca birlik olmuyor nedense ....
YanıtlaSil@Süperim,
YanıtlaSilNe doğru demişin!
O gitti...Artık sadece akraba adımız...:(
Ne kayısı aşkıymış arkadaş :D Gidin bahçeyi bi düzeltin ya otunu neyini koparın.. Kayısı yağı cildi güzelleştiriyo haberin var mı bilmiyorum ama :p
YanıtlaSil@BİR,
YanıtlaSilAşk olan kayısı değildi ki aslında:(
Zor düzelir orası,bahçeden ziyade bi yer çünkü, kaç ırgat girse ancak temizler de işe el atan büyük olacak, o da yok pofs.
Kayısı da çıktı, kardeş yiyordu az önce. Anneanneler can ya, allah rahmet eylesin, benimkine de uzun ömür versin be yazar.
YanıtlaSil@ATE,
YanıtlaSilBen daha yemedim kayısıyı.
Yerken üzülüyorum anlamsız,
ve amin...
Cümlesine.
İçim bir fena oldu:S
YanıtlaSil@Adsız,
YanıtlaSilAh ah ah:(