
Sonra, açmaz olaydım,ağzım yamulaydı,parmaklarım kırılaydı deyip tek tek etkinlik davetlerine tıkladım. Daatadatattaaammm efektli düğün davetiyelerine denk geldim. Aslına bakarsanız, tıklamadan önce de etkinliğin neler olduğunu biliyordum da pes be. Ulan yine millet evleniiyoooooo!
Asıl olay milletin evlenmesi değil de benim,bizim hala evlenmememiz! Orta yaş bunalımına giriyorum,artık evlenmeliyiz dedim, ı ıh, ulan tohuma kaçacağım bir yolu olmalı dedim, ı ıh. Sevdiceğimin verdiği tek tepki, sarılmak oldu. Dedim, bugün kahvaltı hazırlamayacağım, evlenmeden artık kahvaltı mahvaltı yok dedim,hınzır Sevdiceğim simitleri alıp da geldi, mis gibi simitlerin yanına bol kaşarlı omleti yapmazsam simitler küser dedim,olmadı. Eh dedim peh dedim, tek yaptığı sarılıp mis kokusunu bırakmak oldu, yemedi.
Demem o ki, bu yazda medeni durum: nişanlı.
Bunların hepsi yarı sitem yarı şaka. Ötesi yok hacım evlenmek kolay değil. İş yerinden bir çalışan evlendi yakın zamanda, ötesi berisi derdi tasası bitmedi, bir yandan iş yerinde, aralarda evine perde takmaya gitmekte, yok işte tesisatçıyla telefonda, yok efeniiiim 3 dakkalık aralarda duvar boyası seçmede. Zor ulan. Öööle hadi evlenelim deyince insan evlenemiyor, zaten altın almış başını gidiyor, malum elimiz boş gidemiyoruz, oysa el el üstünde oynasak ööle gitsek olmaz, bir altın efenim bir çeyrek olmuş taam: 158 lira! Nereden bakarsanız, asgari ücretin bilmem kaçta kaçı. Asgari ücret, EU şartların,brüt 362,84 Euro. Yani, 753,52 lira. Bakarsak, 1/6'sı bir altın.Ohannes Serganes!
Şu zamanda düğün yapmak da düğüne gitmek de dert!
Zaten düğünler olmasın, mümkünse benim düğünüm olana kadar kimse düğün,nikahtan uzak dursun.Hayır, kompleks olayı değil,komple cebe zarar olayı.
Zaten bu feysten davetiye gönderme olayına da tamamen karşıyım. Asırlardır görüşmediğim ve sittin sene görüşmeyeceğim insanların, pişkin pişkin davetiye göndermesi, he gerçi sittin sene görüşmeyeceğim insanların feysimde bulunması da tamamen ironik ya neyse ağam!Siktir edelim.
Aslında, herşey bööle daha güzel, neticede Canlarımın canı yerinde,Canlarımın da canları canımda!Ama diyor insan işte.İşte öyle.
Oysa bu hafta yıllardır beklediğimiz olay oldu.Sevdiceğimi mezun ettik,hayırlısıyla.
O kadar sıkıntıya rağmen o kepi attığında kalbim duracak sanmıştım, gerçi onu her gördüğümde kalbim duracak gibi,yalan.Bazen kafasını koparmak istiyorum,ama tırnağına zarar gelse.Yemezler.
Fıstık gibi oldum,fıstık gibi gittim,ama her saniyede çok çok ağladım,makyajımı boka çevirdim,öyle de fıstığım hani.Beyzademiz zaten en gururlu haliyle!Çok şükür,darısı size gençler.Ne bileyim,evladım olsa sanırım bu kadar sevinirdim,gerçi o benim evladım gibi.Özendiğim.Can parem!
***
Ve bu hafta...
1 sene önce...
Sene-i devriyesiydi anneannemin.
Elimin lezzetini aldığım kadının...Elime ilk hamuru veren,ilk kurabiye yaptıran,saçımın bitlerini temizleyen,Ulus'ta heykel altında et döner yediren,ekmeğin içini açıp ekmek içiyle döneri yediren,her sabah Ankara'nın sokaklarında gezen simitçiden simitçi diye bağırıp simit alan,sabahları yumurtalı ekmek yapan,Et Balık'tan 300 gram kes Hasan efendi,bibersiz,dana olsun,kuzum salamı sever diyen,her sene iç fanilası ören,çeyimizi ören,doğmamış çocuklarıma hırkan ören,tek arzum bir evlendiğini görseydim diyen,balkonda oturup uçaklara baktığımız,mısır yediğimiz ve 26 senelik hayatımın son 1 senesinde olmayan anneannemin...
Aslında yazmayacaktım ama seni anmamak...
Bu kadar yazıyla seni sıkıştırmak değil buraya. Sadece ya-za-ma-mak!
Elbet birgün buluşacağız!
Yukarıdan beni izle,yüreğin yüreğimde!